Yalçın Çakır’ın hazırlayıp sunduğu “Acı Umut” her bölümündeki kavgaları
ve hıçkırık sesleriyle unutulmazlar arasındaki yerini alıyor.
İşte programdaki alt yazılardan birkaç örnek...
“Anteni bozulan karımın yanına gidiyor”, “Kaldıramıyor, Yalçın Bey”,
“Kocam arkalarımı ısırıyor”...
Reha Muhtar yine bir ilki gerçekleştirir. Ekranda ip üzerinde yürüyen
sirk cambazı görünmektedir. Reha Muhtar cambazla röportajı daha ilginç
hale getirmek için kendince bir yöntem bulmuştur. Kamera ayarlarıyla
oynanır ve Reha Muhtar ters çevrilir. Artık ekranda hem cambaz hem de
Muhtar ters şekilde gözükmektedir.
Ayakkabı boyasıyla yüzünü boyayıp, Obama’ya seslenen Flash TV
spikeri Gökhan Taşkın, Papa’nın Türkiye ziyareti esnasında da Katolik
lidere Kelime-i fiahadet getirip, Müslüman olmasını istedi. Tüm bu
saçmalıkları canlı yayında ana haber bülteninde yaptı.
Esra Ceyhan, programına ilahi bir güçle havalandığını iddia
eden bir adam çıkarır. Psikiyatr bir doktor bunun mümkün olamayacağını
söylediği anda “Allahhhhh” nidasıyla, iddia sahibi adam kanepeden havaya
doğru sıçrar. Kameralara çarpıp durana kadar yuvarlanmaya devam eder.
Sonrasında hiçbir şey olmamış gibi, ayağa kalkar ve kanepeye oturur.
TSK’nın Kuzey Irak’a girdiği günler... Haberlerde PKK’ya
verilen zayiatlar anlatılmaktadır. O akşamın diğer gündem konusu ise
fiampiyonlar Ligi’nde yarı final mücadelesi veren Fenerbahçe’dir.
Türkiye’nin gözü ve kulağı hem Kuzey Irak’ta, hem Londra’dadır. Reji
ekrana yansıttıkları görüntüyle bir ilki başarır. Ellerinde tüfekler,
mevzi almış, iki Türk askeri, altta yazı: “Sıcak Temas:
Chealsea-Fenerbahçe: 11 ölü”
Fenerbahçe’nin Arsenal’a 10-0 yenileceği üzerine Adnan Aybaba
stüdyodaki yorumcularla iddiaya girer. Fenerbahçe bu skorla yenilmezse
küpe takacaktır. Maç 0-0 biter. Bir hafta sonraki programda Adnan
Aybaba’ya mavi küpeler takılır. Bu sırada Hayri İçler’in “Oh olsun!”
sesleri stüdyoda yankılanır.
Sadettin Teksoy, 40 kadar köylüyle bir mağaranın içindedir.
Neden o mağaranın içinde olduklarını anlam veremediğimiz dakikalarda
birden bire dualar başlar.
S.T: Saçım benim, saçım benim.
Köylüler: Saçım benim, saçım benim.
S.T: Dökülüyor, saçım benim.
K: Dökülüyor, saçım benim.
S.T: Girdim Keloğlan Mağarası’na, gür çıkar saçım benim. Tarak tutar
başım benim.
K: Girdim Keloğlan Mağarası’na gür çıkar saçım benim. Tarak tutar başım
benim.
Mustafa Karadeniz kendi hazırladığı şakalarla bundan birkaç yıl öncesine
kadar sevilen bir televizyon programı hazırlıyordu. O programda yaptığı
şakalardan birinde, bu sefer baltayı taşa vurur ve arabasını boyadığı
adamdan feci bir dayak yer.
Bir zabıta denetlemesinde Uğur Dündar, fırıncıya böceklerin
nereden geldiğini sorar. Gelen cevap, cümle profesörü koltuğundan edecek
cinstendir:
“Bu böceğin tarihini biliyor musun sen? Bir tane muzun içinde Güney
Afrika’dan geldi. Onu da araştırdım. Bu, sıcağı sever.”
Sumru Yavrucuk ve köpeği Pan, Billur Kalkavan’ın televizyon
şovuna konuk olurlar. Pan’ın, Billur Kalkavan’ı taciziyle ortalık
karışır.
Yavrucuk’un programdan sonraki açıklaması ilginçtir:
“Pan hayatta böyle şeyler yapmaz ama Billur’u görünce bir şeyler oldu.”
Alıntıdır